17 Haziran 2014 Salı

KÜÇÜKSU KASRI (GÖKSU KASRI)


       
            Osmanlı'dan günümüze ulaşan saraylardan biri olan Küçüksu Kasrı eşsiz boğaz manzarası ve tarihi dokusuyla büyüleyici bir mekan. 
             Küçüksu Kasrı veya Göksu Kasrı, İstanbul'un Küçüksu semtinde, Göksu Deresi ile Küçüksu Deresi arasında, Boğaziçi'nde Üsküdar-Beykoz sahilyolu üzerinde yer alan kasırdır. Sultan Abdülmecit tarafından  Nigoğos Balyan'a yaptırılmış, inşaatı 1856 yılında tamamlanmıştır. Eski adı "Göksu Kasrı" olan bu yapı, padişahların, Boğaziçi kıyılarındaki biniş kasırlarından biridir. Kasırlar sadece hünkârların malı sayılan ve sarayların haricinde inşa edilen, köşkten büyük binalardır. Devamlı ikamet için kullanılmayan kasırlar, padişahların dinlenmeleri için vakit geçirdikleri yerdir.
                Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) cephe süslemeleri elden geçirilen yapı, zaman zaman çeşitli onarımlar görerek günümüze ulaşmış, ancak bu arada eski saraydan kalan ve çeşitli işlevlerdeki ek yapılarını yitirmiştir.Kabartmalarla süslü ve hareketli deniz cephesinde, bu cepheye yaslanmış şadırvanlı küçük havuzunda, merdivenlerinde çeşitli batılı süsleme motifleri kullanılmıştır. Oda ve salonlar değerli sanat eserleriyle döşenmiş, bu iş için Viyana Operası dekoratörü Sechan görevlendirilmiştir.Uzun kenarı denize paralel, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Yerden 3m kadar yüksekteki bir alt bölüme oturan iki kattan oluşur. Deniz cephesi üç düşey parçaya ayrılmıştır.; bunlardan ortadaki düz, yanlardaki dışbükeydir. Orta bölümde bulunan kapıya, at nalı biçimli, iki kollu görkemli bir mermer merdivenle ulaşılır. At nalının iki kolu arasında fıskiyeli mermer bir havuz yer alır. Giriş bölümü dört sütunun taşıdığı kemerli bir sahanlığın gerisine doğru çekilmiştir. Zemin katta boydan boya ikişer balkon vardır. Üst kattaki konsollara taşıtılmış, zemin kattaki ayaklara oturtulmuştur. Yapının bütün cepheleri, en tepede konsollar üstünde ileri taşan ve çatıyı gizleyen bir parapet duvarıyla sona erer.Alçı kabartma ve kalem işi süslemeli tavanları, bir Şömine müzesini andıran birbirinden farklı renk ve biçimde, değerli İtalyan mermerleriyle yapılmış şömineleri, her bir odada ayrı süslemeli ve ince işçilikli parkeleri, çeşitli Avrupa üsluplarındaki mobilyaları, halı ve tablolarıyla eşsiz bir sanat müzesi niteliğindeki Küçüksu Kasrı, Cumhuriyet Döneminde de bir süre devlet konukevi olarak kullanılmış ve günümüzde bir müze-saray işlevi kazanmıştır.
                1994 yılında kapsamlı ve çağdaş bir restorasyon gören Küçüksu Kasrı, halkın ziyaretine açık tutulmakta, hemen yanıbaşındaki iskeleyi, çeşme meydanını ve özgün bahçesini tarihsel ve eskiden olduğu gibi halkın eğlenip dinlenebildiği bir mesire kimliğine kavuşturma çalışmaları sürmektedir. Bu çalışmalar sona erdiğinde, yapının bahçesi diğer saray, köşk ve kasırlarımızda olduğu gibi ulusal ya da uluslararası nitelikteki resepsiyonlara ayrılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder